top of page
Yazarın fotoğrafıMiray Kocababuç

Midin Şarapçılık, Yüzlerce Yıllık Mirasın Tadı

"Le beau est toujours bizarre." (Güzel olan her zaman tuhaftır)

-Charles Baudelaire


Eğer sıkı bir şarap severseniz Midin Şarapçılık ile çoktan tanıştınız. Bu yazı aracılığıyla tanışıp, koşa koşa gidip tadacaksanız da önden minik fakat zararsız bir spoiler vermek isterim; binlerce yıllık tarih ve yüzlerce yıllık emek ile yoğurulmuş, tutkuyla yapılmış, çıktığı toprakları, insanını ve hikayelerini sahiplenen cesur ve farklı şaraplar tadacaksınız. Tam da bu nedenlerle güzel ve özel şaraplar bunlar..


Midin Şarapçılık , Şırnak'ın İdil İlçesi'ne bağlı Midin Köyü'nde yer alıyor. Dicle ve Fırat Nehri arasındaki bereketli toprakların binlerce yıllık tarihi ve kadim Süryani kültürünün kesiştiği Midin Köyü, 1100 dönümün üzerinde bağa ve kuşaklar önce dikilmiş çok eski asmalara sahip. Üç bin yıllık bir şarap ve bağcılık geçmişine sahip olan Süryaniler burada bağcılık kültürüne doğuyorlar desek abartmış olmayız herhalde. Üstelik pek çok inanışın, söylencenin ve hikayenin kaynağında da şarapla karşılaşmanız çok olası bu coğrafyada. Midin Şarapçılık'ın sadece bin adet ürettikleri; Zure Sor ve Zure Sevila bağlarından hasat ettikleri üzümlerle yapılan; Aramice adı "Tamnath", Kürtçe ise "Hastan" yani "Sekizli" anlamına gelen şaraplarına verdikleri isim de bu inanışlardan birine dayanıyor. İnanışa göre Nuh Büyük Tufan'dan sonra sekiz kişi oldukları gemisini Cudi Dağı'nın eteklerine demirliyor. Gemide bulunan üzüm tohumlarını ekiyor ve söylenceye göre bir günde büyüyorlar. Nuh hayvanlarını ise dolaşıp otlamaları için gemiye geri dönmek üzere salıyor. Fakat bir akşam keçilerin neşeli ve şen şakrak tavırları dikkatini çekiyor. Ertesi gün keçileri takip eden Nuh, keçilerin asmaların fazlasıyla olgunlaşmış üzümlerini yediklerini gözlemliyor. Hikayeden anlayabileceğiniz gibi keçiler fermante olmuş üzümü yiyorlar, yani bir anlamda rustik bir şarap içmiş gibi oluyorlar. Antik Yunan'daki Şarap Tanrısı Dionysos'un hikayesiyle de inanılmaz benzerlik taşıyan bu inanışa ithafen, Midin Şarapçılık da 'Tamnath' şaraplarını ilk kez asma diken ve şarabın ilk üreticisi kabul edilen Nuh'a ve torunlarına adamış..



Shamosho ailesi de öncesinde göçmek zorunda kaldıkları Midin' e tekrar yerleştikleri 1525 yılından beri kuşaklar boyunca bağcılıkla uğraşmışlar. Midin Şarapçılık'ın kurucuları ailelerind ekuşaklardır devam den bağcılığı 2000li yılların başından beri bunu daha büyük bir şeye dönüştürmeyi hep hayal etmiş, ve bu hayal bugün en genci yirmi , büyük çoğunluğu ise 80 ila 150 yaşında asmalardan alınan üzümlerle harika şaraplara dönüşmüş durumda. Üretimin başında ise Önolog Saba Açıkgöz ve İlyas Ürek var.


Midin Şarapçılık'ı özel yapan şeylerden biri de işlediği üzümler. Öküzgözü ve Boğazkere'nin yanı sıra, Uludere ve Cudi Dağı'nın 1600-1700 rakımdaki güneye bakan yamaçlarından katırlarla ve inanılmaz bir emekle toplanan Kıtil Nafs üzümü, eski asmalardan hasat aldıkları fakat yeni ekimlerle yaşatmaya çalıştıkları 'Raşegurnik', tek parsel bağından organik bir şekilde üretilen 'Mazrona'; kalın kabuklarından dolayı Türkçe "tenli" anlamına gelen , kilisenin de çok sevdiği bir üzüm olan 'Gavdoni', Kürtçe anlamı "eşek öldüren" anlamına gelen Karkuş ve "herkes bundan şarap olmaz " derken Midin Şarapçılık tarafından ilk kez denenip , 'Cehennem Deresi' serisinin çok beğenilen beyaz şarabını çıkartan ve aslında sofralık bir çeşit olduğu söylenen, adı "dağda açan ilk kır çiçeği" anlamına gelen erkenci, kırılgan Bılbızeki.. Kendi teruarlarını yansıtan bu yerel üzümler, bir de 80-150 yıllık asmalardan gelirse kadehinize yansıyan aromaların derinliğini bir düşünün.... Hem de Midin gibi gece gündüz sıcaklık farklılıklarının yüksek olup da, aromaların da kendini muhafaza edebilmenin yolunu bulduğu bir yerde..


Midin Şarapçılık'ın çıktığı toprakları, hikayeleri ve kadim Süryani kültürünü de sahiplenen şaraplar yaptığından bahsetmiştim. Bunun izlerini ise bağdan, şaraphaneye, şişedeki etiketine kadar sürebilmeniz mümkün. Midin Şarapçılık, büyük çoğunluğu oldukça yaşlı asmalardan alınan yerel üzümleri, Süryani tarzı şarap geleneğini şaraphanede de sürdürerek; dışarıdan maya eklemeksizin, doğal ortam mayaları ile işliyor. Ürettikleri şaraplardan Miras kırmızı sekiz ay, Baluto Karkuş on iki ay ; Öküzgözü, Boğazkere, Raşegurnik ve Gavdoni'den yapılan Baluto kırmızı on altı ay , üzümlerin dalında kurutulduktan sonra fermante edilerek passito tarzında bir teknikle üretilen Öküzgüzü, Boğazkere ve Raşegurnik'ten yaptıkları yarı tatlı şarapları Halyo 1525 ise on beş ay Fransız meşe fıçı görüyor. Baluto Süryanice'de "meşe" anlamına geliyor. Baluto serisi şarapların üstünde, kelimenin diğer anlamı olan meşe palamudu imgesini de görüyoruz. Bazı kıtlık zamanları bu meşe palamutları toz haline getirilip, bu undan ekmek yapılarak atlatıldığı için bölgede özel bir önemi de var meşe palamutlarının.. Etiketlere kadar büyük bir özenle yansıyan bölgenin tarih ve hikayelerine verilen değerin izlerini, etiketlerin üzerinde ayrıca yer alan Aramice çivi yazısından da sürebiliyorsunuz.


Hem Midin Şarapçılık'a , hem de tarih ve kadim kültürlerle örülü bu özel coğrafya dair anlatacak daha çok şey var. Şarabın bin yılları devirmiş yolculuğunu, teruarı ve mirasın tadını kadehe doldurabilecek bu özel şaraplara ulaşabildiğimiz için ise çok şanslıyız.
























Comments


bottom of page